Sağlık çalışanları 36’ncı haftada da sessiz yürüyüşlerini sürdürdü
ERZURUM – Erzurum’da, İsrail’in Gazze’ye saldırılarını protesto etmek için sağlıkçılar tarafından 36 haftadır kesintisiz olarak düzenlenen sessiz yürüyüş, bu hafta da devam etti.
Lala Paşa Camii önünde buluşan sağlık çalışanları Türk ve Filistin bayrakları eşliğinde Yakutiye Medresesi’ne kadar yürüdü.
Yürüyüş sonrası yapılan açıklamada, Gazze’yi unutmamak, vicdanları diri tutmak, zulme karşı olduklarını göstermek için Türkiye’deki hekimler ve sağlık çalışanları olarak sessiz yürüyüşlerin devam ettiği belirtildi.
Burada grup adına basın açıklamasını Şehir Hastanesi Radyoloji Teknikeri Yaşar İlbaş yaptı. İlbaş, “Bugün hekimler ve sağlık çalışanları olarak terör, soykırım ve işgale karşı yürüyüşümüzü 36. haftasında Türkiye’nin birçok ilinde tek yürek olarak gerçekleştiriyoruz. Gündemden düşürülmeye çalışılsa da, kimileri için sıradan hale gelse de Gazze’de ambargo ve katliamlar hız kesmeden devam ediyor. Bizler ilk günkü öfke ve acımızı diri tutmak için, sözün tükendiği yerde, sessiz yürüyüşümüz ile farkındalık oluşturmaya devam ediyoruz” diye konuştu.
“Gazzeli sağlık çalışanlarını selamlıyoruz”
“Fırat ve Nil arasında, kendilerinin olduğuna inandıkları Arz-ı Mev’ud’da devlet kurma hayalleri için, yıllardır hiçbir alçaklığı yapmaktan çekinmeyen siyonist işgalcilerin, 7 Ekim’den bu yana had safhaya ulaşan zulümlerini vicdanımıza danışalım. ve sonra karar verelim” diyen Yaşar İlbaş açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ben boykot ürünleri satın alarak bu zulme ortak olmak istiyor muyum? Tüm ambargolara rağmen biraz olsun yiyecek bulmaya gönderdiği evladını bekleyen annelerin, yavrusunun adice katledildiği haberini almasından bahsedelim vicdanımıza. Minicik kafatası canice patlatılan küçük çocuğu gösterelim. Tüm zulümlerin içerisinde bir nebze olsun dinlenebilmek için uyurken, çadırının içine gönderilip uykusunda üzerine saldırtılan köpek ile başka bir kabusa uyanan yaşlı teyzemizin yaşadığı dehşeti bir nebze olsun hissedelim! Kimyasallarla derileri, etleri, hatta kemikleri eritilen masum sabiler aşkına artık ses çıkarmamızın, boykot etmemizin vakti gelmedi mi? Bütün zulümlere, İsrail tarafından uygulanan teröre rağmen korkmayan ve yılmayan Gazze halkını, tutuklansalar da öldürülseler de görevleri başından bir an ayrılmayan Gazzeli sağlık çalışanlarını selamlıyoruz. 7 Ekim’den bu yana onlarca doktor ve sağlık çalışanı esir alınırken onlarcasının ise nerede olduğu hala bilinmiyor. Havadan ve karadan Gazze’ye ölüm yağdıran İsrail, bir taraftan da sağ kalanların suya, gıdaya, sağlık hizmetine, elektriğe, internete ulaşımını engellemekte. Gazzeliler açlık, susuzluk ve salgın hastalıklarla karşı karşıyalar.”
“Gazze’de sağlık sistemi çöktü”
Gazze’de sağlık sisteminin çöktüğünü ifade eden İlbaş, “Tüm şehitlerin ve yaralıların yanında binlerce kişi ise kayıp. Nereye götürüldükleri, nelere maruz bırakıldıkları meçhul. Terörist İsrail, esir tuttuğu Filistinlilere akıl almaz işkenceler yapıp ‘birkaç’ organını çaldıktan sonra serbest bırakıyor. Filistinlilerin sadece bedenlerinden değil ruhlarından da yaralanıyorlar. Peki, bu kadar acı ile ne yapacağız? Bir köşeye sinip halimize ağlayacak mıyız? ‘Dipdiri meyyit’ rolüne devam mı edeceğiz? Hayır! Elbette ki durmayacağız, elbette ki yaptığımız işi mazlumların elinden tutmak, dünyadaki her yerde bilhassa Gazze’de, zalimle mücadele etmek niyetiyle, elimizden gelen en iyi şekilde yapacağız! Elimden ne gelir ki, ben güçsüz bir öğrenciyim diyen kardeşim! Sen, dersini Gazze’yi niyetine alarak çalış. Türlü katliamlarla katledilen küçücük yavruları gördükçe evladına sarılmaktan dahi imtina eden, yüreği kırk parçaya ayrılmış olan anne! Sen evlatlarını zalime karşı durmaları için yetiştir. Evine helal rızık getirmek, ailesinin geçimini sağlamak için her gün dünyanın bin bir derdiyle uğraşan yorgun baba! Bir kuruşun dahi siyonist İsraillilere fayda sağlamasın. Kendini yalnız ve güçsüz hisseden esnaf abi! Sakın kendini küçümseme, yapacağın boykot ekonomik bir savaştır. Fakülteden mezun olurken Hipokrat yemini eden, bu ülkenin gururu olan hekim! ‘Mesleğimi vicdanımla, onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma yemin ederim’ diyerek başladığın bu görevde, zulme destek olacak şirketlerin ilaçlarını zorunda kalmadıkça reçetene yazma. Sağlık hizmetlerinde kullanılacak olan her türlü ilaç ve tıbbi cihazın halka ulaştırılmasından sorumlu olan Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı! Kullandığımız ilaçlarla bebek katillerini desteklemek istemiyoruz, hastanelerimizde boykotlu hiçbir ürünün bulunmamasını talep ediyoruz” dedi.
Sessiz yürüyüş yapılan duanın ardından sona erdi.